top of page

Ölüm Kaygısı

  • idenpsikoloji
  • 25 Mar 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Haz 2024



Ölüm, kısaca organizmanın kendini yenileme yetisinin artık çalışmaması, hayatına devam etmesini sağlayan organlarından birinin ya da birkaçının görevlerini yerine getirememesi sonucunda hayatın sona ermesi olarak ifade edilebilir. Ölüm olgusu geçmişten günümüze kadar her dönemde bireysel ve toplumsal olarak oldukça önemsenmiştir. Hayata gözlerini açan insan kendi varoluş deneyimleriyle birlikte kaygılar edinmeye başlar. İnsanın bu deneyimleri elde etmesi, ölüm ve ölümlülük kavramlarının her yönüyle incelenmesiyle ortaya çıkar. Ölüm tüm canlıların yaşaması kaçınılmaz bir olgudur, fakat insan diğer canlılardan farklı olarak ölüme birçok kültürel anlamlar atfetmiştir. İnsan bilinci sayesinde nefes aldığı sürece hayatını kaybedeceğini bilerek yaşar.  İnsandaki ölüm kaygısını başlatan süreç, insanın bir daha var olamama ve hiçlik düşüncesi ile karşı karşıya kalması sonucuyla oluşur.  Bu nedenle kaygı ve ölüm gerçeği birbirinden ayrı düşünülemez.


Yaşayış tarzı bakımından çeşitlilik gösteren topluluklar, ölümü birbirlerinden farklı yorumlamışlardır. Bu farklılıkların sebebi ölüm olgusunun yalnızca beden fonksiyonlarının işlevini yitirmesi değil aynı zamanda kültürellik içermesidir. Buna Mısır’dan bir örnek verecek olursak ölüm ve sonrası inancına bağlı olarak yaşamını yitiren kişilerin mumyalanması, değerli eşyaları ile birlikte gömülmesi ve birbirinden farklı anlamlar içeren mezarlar oluşturulması ölüm kaygısının kültürler üzerindeki bir yansıması olarak görülmektedir. Ölüm kaygımız bizi diğer canlılardan farklılaştırır. Ölüm kaygısı hep içimizdedir. Mısır örneği gibi ölüm ve ölüm sonrası ile ilgili saygıyı hak eden dirençler olsa bile ölüm kaygımızdan tam anlamıyla hiçbir zaman kurtulamayız.


Peki bu ölüm kaygısı bizi hep buhrana götüren bir süreç midir? İnsanın ölümlülüğünün bilincine varıp, bunu kabul ederek kendisine bir itici güç oluşturması mümkündür. Buna yönelik çalışmalarda ölüm kaygısının insana sağladığı olumlu özellikler hayatın keyfini sürmeye yöneltir. Hayatın sonluluğunu bilmek, yaşadığımız süre boyunca hayatımızı en güzel şekilde yaşamak için bizi güdüler. İnsanı her istediğini bilen cesaretli bir yapıya büründürebilir. Birey kendi sınırlılıklarını bilir ve kişiliğiyle bütünleşme eğiliminde olur. Birey hayatının sorumluluğunu kendi eline alır çünkü insan sonlu olduğunu bildiği hayatını tam anlamıyla yaşamak ister. Hayatına başarısızlığın gölgesiyle değil, başarıyla devam eder. Tüm bunlar sayesinde kişi hayatın anlamını keşfedebilir. Ölüm kaygısının itici gücüyle tüm bu özellikleri ortaya koyan insan, bu dünyaya iz bırakarak kendi ölümsüzlüğünü yaratır ve varoluşsal sancısını dindirebilir.


Psikolog Nida Sekizkardeş

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


İletişim:

İden Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim

C.png

Cevizlik Mahallesi, Münir Özkul Sokak, No:2, Daire:9 Bakırköy/İstanbul

İletişim Numarası: 0530 818 24 74

Gmail: idenpsikoloji@gmail.com

  • Instagram
  • Black LinkedIn Icon
bottom of page